Memorial Antalya Hastanesi Göğüs Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Abdullah Erdoğan, yemek borusu kanserine neden olan faktörler hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, kronik mide ekşimesi veya asit reflüsünün yemek borusu kanserine yol açabileceğini belirtti.
Dünya genelinde kanserle ilişkili ölümlerin başında gelen yemek borusu (özefagus) kanseri, özellikle erkeklerde daha yaygın olarak görülüyor. Prof. Dr. Abdullah Erdoğan, hastalık hakkında yeterli bilgiye sahip olunmamasının, önlenmesi ve tedavi edilmesi konusundaki en büyük engellerden biri olduğunu vurguladı. Yemek borusu kanserinin, boğazı mideye bağlayan tüp şeklindeki yemek borusunda geliştiğini açıklayan Erdoğan, "Tümörler, yemek borusunun iç astarı olan mukozada ortaya çıkar" dedi.
Erken teşhisin tedavide büyük öneme sahip olduğunu belirten Erdoğan, belirtiler görüldüğünde derhal doktora başvurulması gerektiğini ifade etti. Yemek borusu kanserine neden olan en önemli etkenlerden birinin beslenme şekli olduğunu söyleyen Erdoğan, "Tütsülenmiş balık gibi tütsüleme teknikleri önemli bir risk faktörüdür" dedi.
Aşırı alkol tüketiminin de yemek borusu kanseri riskini artırdığını belirten Erdoğan, batı toplumlarında beslenme şekline göre daha ön planda olduğunu söyledi. Ülkemizde ise Doğu Anadolu bölgesinde daha sık görülen özefagus kanserinin nedenleri arasında aşırı sıcak çay tüketimi ve uygunsuz mangal yöntemleri yer almaktadır. Erdoğan, "Mangal yapımında besinin aşırı sıcakta kömürleşecek kadar fazla pişirilmesi kanserojen hale dönüşebilir" diye konuştu.
Yutma güçlüğünün hastalığın erken evresinde yaygın olarak görülen ilk belirti olduğunu belirten Prof. Dr. Abdullah Erdoğan, "Göğüste ağrı, kanlı öksürük, ani kilo kaybı, ses kısıklığı ve mide ekşimesinin kötüleşmesi de diğer belirtiler arasındadır" dedi.
Yemek borusu kanserinin erken evrede cerrahi tedavisinin yüz güldürücü sonuçlar verdiğini ifade eden Erdoğan, yemek borusu alındıktan sonra mide veya kalın bağırsaktan bir tüp oluşturularak yemek geçişinin sağlandığını belirtti. İleri evrede ise kemoterapi ve radyoterapi yöntemlerinin kullanıldığını söyleyen Erdoğan, tedavi edici ameliyat yapılamayan durumlarda stent veya mideye takılan beslenme tüpü gibi yöntemlerle hastanın yaşamının devam ettirildiğini sözlerine ekledi.