Şenol Şen


BİLOS?DA PETROL ÇIKTI


Güney  Torosların zirvesinde, Karatepe?nin güney yamacında, rakımı en yüksek ,şirin köylerimizden  birisidir Bilos (Gürçam)Belki de dünyanın en leziz aromalı elması, meşhur iğdesi(Hünnap), heybetli ağaçları, orman içindeki her daim serin havası ve insanlarıyla bir başkadır Bilos..

       Bilos, yüz yıllardır tarihi dokusunu korumuştur. Çağımızın en büyük hastalığı, global kültür yozlaşmasına inatla  direnen, atalarından gelen örf adet, gelenek ?görenek ve töresinden; kısacası kültüründen ödün vermeyen şirin köyümüz..

       Samimi ,candan, sempatik hemşehrilerimizin köyü.. En zor şartlarda  bile, sempatiyi elden bırakmayan gülmeyi güldürmeyi becerebilen, belki de hayatın çetin şartlarıyla çok ince bir zekayla dalga geçmesini ,hayatı tiye almasını başarabilen  muhteşem köyümüz ,candan insanları, Gazipaşamızın modern Nasreddin hocalarının yaşadığı diyar?
          Bilos?un Hayat standartları çok da yüksek değildir. Karınca kararınca geçinip giden ,küçük çapta tarım, hayvancılık ve orman işlerinde çalışarak hayatını idame ettiren köyümüz...
   Yıllar önce, köyün geneli ormanda çalışıyordu, köydeki birkaç kamyon da Orman İşletmesine ağaç, odun, tomruk taşıyordu .Köylü, genellikle de cuma günleri ihtiyaçlarını karşılanmak üzere bu kamyonların  yan kısımları çıkarılmış kasasının üzerinde şehre gidip gelirlerdi. Kamyona hep birlikte binilir,bu seyahat adeta şenlik havasında geçerdi?

        Gazipaşa?dan ihtiyaçlar giderildikten sonra  ,akşamüstü  köye dönüş yine aynı şenlik havasında başlardı. Yolcuları taşıma işi bazen bir kamyon yetmediği için zaman zaman iki kamyona gerek duyulurdu. Köye dönüş vakti geldiğinde bu kamyonlar peş peşe yola çıkar,  bu yolculuk esnasında kamyonların yarışı, şoförlerin birbirine ustalığını gösterme fırsatıydı aynı zamanda. Köy yolları  topraktı. Kendini sollatan şoför, aynı zamanda yolcularının toz toprak içinde kalmasına sebep olur, bu durum , kamyon kasasındaki yolcuların feryatlarına, küfürlerine, beddualarına sebebiyet verirdi. Öne geçen kamyondaki yolcular, gerideki kamyona el, kol işaretleri de yaparak alaya alırlardı ,bu durum ,bir nevi eğlenceydi..

      Köylü,bütün ihtiyaçlarını  görmüş, işlerini halletmiş; sırtını da kamyonun kasasına  yaslamış, arkada kalan kamyon yolcuları toz toprak içinde kalmış umurunda bile değildir. ....

      Şehirden köye dönülüyordu, günlerden cumaydı. Cuma pazarında ,satılacaklar satılmış, alınacaklar alınmıştır; akşamüstü muhtar eşliğinde iki kamyona binildi .Kamyonlar yine peşpeşe yola dizildi. Bekle  Bilos  geliyoruz !Yollar bozuk, stabilize, toz toprak; tangur tungur , kasasız iki BMC kamyon Bilos yolarında ilerlemekte ,her iki kamyonun arkasında onar , bilemedin on beşer Biloslu seyahat etmekte , bir elliyle kamyona tutunurken diğer eliyle de eşyalarını tutmaya çalışmaktadırlar.. Yollar, gide gide biter misali, Adanda?dan geçilir, Bilos?a yaklaşılır. Kamyonlar, ardı ardına, ikisi rampaya vurur; birbirini oldukça yakın takip etmektedirler?Sağ  sol,yol boyu sandal ormanı...Derken, arkadaki kamyonda bir hareketlenme, bir telaş:?Lan, lunn op.. hoopp!? başlarlar şoföre bağırmaya :?Durr ,oppp, lann durrrrrrrrrrrrrr ,aloooo dursannaaaa !? Şoför, nihayet duyar, frene basar.. Köylülerin gözleri fal taşı gibi açılmış; geçtikleri yolun hemen altında inanılmaz bir manzara: ?Lan bu neee !Sandal ağaçlarının arasından gökyüzüne doğru biraz koyu ve bulanık bir sıvı fışkırmıyor mu?.

       Tüm köylerimizde olduğu gibi Bilosumuz için de su çok kıymetli bir hayat iksiridir.Yolcular, şaşkın, heyecanlıdır, görünen sıvı ile ilgili yoruma başlamışlardır bile: ?Valla suuuu ,lan su patlamış ormandan! Oleyy, yaşasınn.!? Muhtar, şaşkınlığı üzerinden attıktan sonra Ayağa kalkmıştır; bir gözü fışkıran sıvıda, bir gözü de köylüsünde:?Arkadaşlar,bu gördüğümüz fışkıran şey, eğer petrolse, bütün köyündür, hepinize bu petrolü dağıtıyorum; yok bu fışkıran suysa kimseye damlasını bile vermem benimdir Siz ya....mı alırsınız .Köylü, şaşkınlık içindedir. Muhtar, heyecan ve iştahla kamyondan atlar ;fışkırmaya devam eden şeyi görmek için sandalların arasına dalar ,köylüler merak ve şaşkınlık içinde bakarken  fışkırma birden kesilir. Meraklı ve sessiz bir bekleyiş başlamıştır:?Oyynn muhtar, noldu lenyynnn ! Muhtarrr!..?Muhtar ,ardı ardına küfürleri sıralayarak sandalların arasından çıkar. Şaşkın ,kırgın; omuzlar çökmüş ;elinde bir tane iki buçuk litrelik  kola şişesi ,şişe halâ yavaşca tısılamaktadır.
Bu şişe , hemen önlerindeki kamyonundan düşmüştür. Köylünün morali bozulmuştur. Petrol ve su hayalleri de hüsranla sonuçlanmış hep birlikte :?Hadi gel köyümüze geri gidelim türküsünü söyleye söyleye Bilos?a doğru yola koyulmuşlardır?

        Sevgili hemşehrilerim, hepinizin hoşgörüsüne dayanarak bu anıyı sizlere anlattım. Hepinize selam  olsun güzel insanlar ve güzel dostlar...